Yetenek'sizsiniz Türkiye!? isimli 'sözde' yetenek yarışmasında herkesi kendine hayran bırakan Aref Ghafouri İran'den Türkiye'ye 'okumak' için gelmiş yetenekli bir arkadaşımız. Bu işe gerçekten kendini adamış, uğraşmış, üretmiş, uyarlamış ve başarmış genç bir yetenek. Daha öncelerinde alışveriş merkezlerinde, karnavallarda gösteriler yaparak para kazanan Aref, Yetenek Sizsiniz Türkiye yarışmasına katıldıktan sonra tüm dikkatleri üzerine çekti. Yaptığı gösterilerle herkesi şaşırtan Aref'in hilelerini açıklayan bir çok video piyasaya yayıldı. Kaldı ki hepimiz onları birer oyun olduğunu aslında gerçekten zihin okumadığını biliyoruz. Ki öyle olsa çoktan 'haşa' Peygamberliğini ilan etmişti. Elbette ki yaptığı her numaranın mantık ve bizim görmediğimiz, bilmediğimiz bir açıklaması var. Konu şu ki, Türk halkı olarak o gösteriyi izlediğimizde yeterince şaşırdık mı ? -Evet. Peki yeterince heyecanlandık mı ? -Evet. Bu tür gösterilerin amacıda bu değil mi ? -Evet bu. Aref gösterisini hatasız olarak tamamladı mı ? -Evet. Hata yaptıysa bile biz anlayabildik mi ? -Hayır. Ee daha neyi sorguluyoruz ben anlamış değilim. Ne yani o çocuk gerçekten zihin okuyacak, önceden video çekecek ve bu video gösteriyle alakalı olacak, evde ki kağıtları getirecek içinde ter duran kağıt tahmin ettikleri kağıt olacak, sandığın içinde ki yazıyı gerçekten evde yazıp gelecek ve bu çocuk kendisini Türkiye gibi bir 3. Dünya ülkesinde heder edecek. Zekamıza hayranım :) Velhasıl kelam, bazı şeylerin amacı ve aracı önemli değildir, sonu bize haz veriyorsa eğer. Ben Aref'i izlerken yeteri kadar heyecan ve merak hissediyorum. Ötesini de aramam. Sizde öyle yapın...
Çarşamba, Şubat 23, 2011
Cumartesi, Şubat 05, 2011
05
Şub
2011
Gönderen Gasteci
0Mutluluk Ütopyası
***
Nazım Hikmet, "Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?" dedikten sonra, Abidin Dino'nun yaptığı meşhur bir tablo vardır. Anne, baba ve çocukların aynı yatakta, fakirlik içinde yatması. Çok şirin bir tablo evet ama mutluluk bu değildir. Eminim o aile gerçek olmuş olsa hiç mutlu olmazlardı. Abidin Dino, tablolarında hep sefalet içinden ufak şeylerle mutlu olabilen insanları resmetmiştir. Enteresandır gerçek hayatta o tablolardaki gibi kişiler hiç var olmadı. Kendinizi ele alın. Mutlu olmanız için ne olması gerekir ? Ve onun olduğunu düşünerek 1-2 yıl daha ileriyi hayal edin. Mutluluğunuz sürüyor mu ? Bence hayır. İşte şimdi başlığın açıklaması yavaş yavaş oluşuyor. İnsan oğlunun yapısında var, hep daha fazlasını istemek. Hani meşhur bir kadın fıkrası vardır. Erkek satılan bir alışveriş merkezinde her kat daha iyi özellikte erkeklerle 4. kata kadar çıkar ama bununla yetinmeyen kadınlar daha iyisini arzulayarak son kata çıkar. Burası boştur. Ve binaya giren her kadın 5. kata kadar çıkıp boş olduğu için eli boş dönmektedir. Şimdi kadınların yerine tüm insanlığı koyun ve her katta mutluluk ütopyasının gölgeleri olduğunu var sayın. 5. Kat boştur siz isteseniz de istemeseniz de. Herkes son kata çıkmak istiyor. Fakir olan zengin olunca mutlu olucağını sanar. Ama zenginlerde mutlu değildir. Daha fazlasını isterler. Aşıklar sevdikleri kişilerle birlikte olunca mutlu olucaklarını sanarlar. Ama kazın ayağı öyle değildir. İş evlenmekle bitmiyor. Mesela Cengiz Han tüm dünyayı ele geçirince mutlu olucağını düşündü. Ama 40 milyon kişinin ölümü eminim ki hiç mutlu etmemiştir. Kendi mutluluklarınızı düşünün. Hiç bir zaman yetmez size. Bu tıpkı komünizme benzer. Komünistlerin bir çoğu ütopya olduğunu kabul etmez. Son kata çıkmak ister. Ama bazıları ütopya olduğunu kabul eder ve gölgeleri olan sosyalizm, sosyal demokratlık, hatta zora düşerlerse liberalizmi bile kabul etmek zorunda kalır. Şimdi mutluluk ütopyadır diyerek sizleri karamsarlığa da itmek istemiyorum. Ancak gölgelerle yetinmelisiniz. Güneş tenini acıtıyorsa eğer, havanın kararmasını güneşin altında bekleme, gölgelerden birine sığın en azından bu seni ayakta tutar. Size tek dileğim, mutluluk ütopyasının gölgeleri çok olsun ve en büyük gölgelerde saklanırsınız inşallah.
05
Şub
undefined
Gönderen Gasteci
2En Laubali Call Center
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)