Perşembe, Ağustos 27, 2009

Astekler , Mısırlılar ve Türkler

Konu başlığı biraz dikkat çekici gibi duruyor dimi ?Aslında o kadar şaşırılacak bir şey yok.Yani tam olarak söylemek gerekirse bu konuda bilinmeyen pek çok şey var.Gelin isterseniz konuya merkezinden başlayalım;

Mu Kıtası : Namı diyar 8.kıta.Bu kıta Amerika ile Avrupa arasında olduğu tahmin edilen ve üzerinde 70 milyondan fazla insan barındırdığı düşünülen binlerce yıl önce okyanusa gömülmüş bir ada.Bir çok ırkın bu adadan çoğaldığı,teknolojik gelişmelerin ve tıpbi gelişmelerin bu adada başladığı üzerinden dağılan toplumların çağlarının yönünü belirlediği bir kıta bu MU Kıtası.Atatürk'ün de üzerinde çalıştığı ve araştırma yaptığı bir konu.Atatürk'ün düşüncesine göre Türkler bu kıtadan başlamışlar çoğalmaya ve kıtanın son dönemlerinden önce Amerika kıtasına geçmişler.Ordan Kuzey Amerikaya , ordan Bering Boğazına , ordan Sibirya ya ve Orta Asya'ya.Şimdi "Bu da nerden çıktı?" diyenleriniz olabilir.Bize bunca yıl Orta Asya'dan çoğaldığımız ve ordan dağıldığımız anlatılmıştı.Muhakkak ki bir kanıt bir belge isticeksiniz.E haksızda değilsiniz hani.Ama merak etmeyin bildiğim kadarıyla ve mantık yürüterek çözdüğüm kadarıyla anlatıcam sizlere.


Önce size bu kıtadan dağıldığı farz edilen toplumları sayayım;


1-Astekler (Mayalar)
2-Mısırlılar
3-Türkler

Şimdi gelelim işin farklı yüzüne.Bu alakasız gibi görünen ve dünya üzerinde farklı çoğrafyalarda bulunan bu 3 toplum aslında o bir birine o kadar ters toplumlar değil.Anlatıcaklarımdan sonra sizde bunu fark ediceksiniz.

Benzerliklerle başlayalım teorik ispatımıza :
  • Astekler : Orta Amerikada yaşayan koyu bir ırk.Avcılık yaparlar.Pramit şeklinde inşaaları vardır.Ölümden sonra yaşam inancı vardır.Mumyalama tekniği kullanırlar.Tıpda ve Astronomide gelişmişdirler

  • Mısırlılar: Kuzey Afrikada yaşayan koyu bir ırk.Avcılık coğrafi nedenler yüzünden kara avcılığı konusunda Astekler kadar gelişmiş değildir.Onlarda Pramit seklinde inşaalar yapmuşlardır.Ölümden sonra yaşam inancı vardır.Mumyalama tekniği kullanırlar.Tıpda ve Astronomide gelişmişdirler.

  • Türkler: Gelelim bize. Orta Asyadan Doğu Avrupaya kadar geniş bir bölgede yaşarlar.Avcılık ve tarım yaparlar.Şimdi yukarıdaki iki tarifde pramitlerden bahsettik.Peki Türklerinde pramit yaptıklarını biliyor musunuz ?




Çin'in Uygur bölgesinde yani güney kesiminde.Yapımı milattan öncelerde olduğu tahmin edilen Çin hükümeti tarafından dağ sürü verilerek saklanan ve Türklerin yaptığı tahmin edilen bir çok pramit bulunmaktadır.Hatta öyle ilginç iddaalar varki ünlü Mısır pramiti Keops'dan önce bir türk pramitinin yapıldığı söylenmekde.Bu pramitler alışılmış olanlardan o kadar büyük ki Çin hükümeti üzerlerine ağaç ekeren bunların çeşitli doğa olayları sonucu oluşmuş birer dağ olduğunu iddaa edebiliyor.
Şimdi ise mumyalardan behsedicem.Türklerin Göktanrı inançlarının olduğu dönemlerde öldükten sonra tekrar yaşam inançları olduğu için mumyalama metotları kullandıkları biliniyordu.Fakat yapılan araştırmalara göre bu mumyalama teknikleri Asteklerin ve Mısırlıların mumyalama tekniklerine benziyordiki onlarla eşdeğer sürelerde mumyalar bozulmadan kalabiliyordu.


Bir aralar Kızılderililerinde Türk oldukları iddası ortaya atılmıştı ya.İşte o iddaaların gerçek olma ihtimali var. Neden mi ? Kızılderili Çadırları pramit şeklindedi.Onlarda tıpda gelişmişlerdir ve bir çok bitkiden ilaç yaparlar.Ölümden sonra yaşama inanırlar ve en önemlisi o güzergah üzerinden Orta Asyaya hatta Anadoluya gelen atalarımızın bazıları Kuzey Amerikada kalmış olamazlar mı ? Tabiki benim amacım aklınızı karıştırmak yada olan bir şeyi değiştirmek değil.Bize verilmiş olan aklın nimetlerinde faydalanıp düşünmek,fikir üretmek,araştırmak ve doğruyu bulmaktır.Konu hakkındaki okumuş olduğum bilgilerimi kullanarak kendim bir mantık yolu oluşturmaya çalıştırdım.Umarım faydalı olabilmişimdir.Okuduğunuz için teşekkurler.TeneQeler dolusu sevgiler.


Devamı...

Gönderen Gasteci

0

Blog Yazmak

Merhaba arkadaşlar.Blogcular kervanına bende katılmış bulunmaktayım.Aslında itiraf etmeliyim ki eskiden blog yazma konusu bana çok saçma gelirdi ve sıkıcı olduğunu düşünürdüm.Fakat takip ettiğim bir kaç blogcu ve blogun bana verdiği gazla birazda geç olaraktan blog yazmaya başladım bende.Serüvenimi kısaca şöyle anlatayım.Yaklaşık 4 yıldır internet ile aşırı derecede haşır neşir olan biriyim.Bu internet sevdası 2 yıl önce okul için gittiğim Isparta SDU'de olabildiğince kayladı kendisini.Neredeyse 24 saatimin 16-17 saatini internetde geçirdiğimi söyleyebilirim.Bu kadar yıl internet ile ilgilenipde blog yazmaya bu kadar geç başlayan bir ben varımdır herhalde.İşin aslını anlatayım; Ben blog işlerinin çok amatörce olduğunu düşünürdüm ilk girdiğimde bu camiaya.Ama sonra anladım ki bu işin özünü blog yazmak oluşturuyormuş.Blog yazmak gündemi bile belirleyebiliyormuş bu dönemde.Amacınız profesyonel anlamda internet üzerinden para kazanmaksa ve hit almaksa blog fikri sizinde kafanıza yatmaya bilir.Ama bir kaç kişinin sizi takip etmesi , okuması , yorum yapması hatta eleştirmesi bile hoşunuza gidicektir.Blog yazmak dışardan bakıldığında çok hezametli ve yorucu bir işmiş gibi geliyor fakat işin gerçeği öyle değil.Aklınızda tasarlardığınız bir konu hakkında giriş cümlesi olarak 2 cümle yazdıktan sonra gerisi su gibi geliyor. Hatta öyle kendinizi kaptırıyorsunuz ki parmaklarınıza hakim olamıyorsunuz. Onlar kendiliğinden yazıp gidiyor.Zaten blogunda amacı budur bence.Saf düşünceleri anlık duygularla anlatmak.Bu şekilde düşündüğüm için ve yazmayı sevdiğim için belkide takdir edilmeyi ve eleştrilmeyi sevdiğim için açtım bu blogumu.Umarım beklentilerimin altında bir performans sergilemem.İlerleyen yazılarda farklılık yaratmak için elimden geleni yapıcam.Sıkılmadan okuduğunuz ve bu cümlelere kadar geldiğiniz için teşekkur ederim.TeneQeler dolusu mutluluk sizinle olsun.
Devamı...