Çarşamba, Şubat 23, 2011

Gönderen Gasteci

2

Rahat Bırakın Aref'i

Yetenek'sizsiniz Türkiye!? isimli 'sözde' yetenek yarışmasında herkesi kendine hayran bırakan Aref Ghafouri İran'den Türkiye'ye 'okumak' için gelmiş yetenekli bir arkadaşımız. Bu işe gerçekten kendini adamış, uğraşmış, üretmiş, uyarlamış ve başarmış genç bir yetenek. Daha öncelerinde alışveriş merkezlerinde, karnavallarda gösteriler yaparak para kazanan Aref, Yetenek Sizsiniz Türkiye yarışmasına katıldıktan sonra tüm dikkatleri üzerine çekti. Yaptığı gösterilerle herkesi şaşırtan Aref'in hilelerini açıklayan bir çok video piyasaya yayıldı. Kaldı ki hepimiz onları birer oyun olduğunu aslında gerçekten zihin okumadığını biliyoruz. Ki öyle olsa çoktan 'haşa' Peygamberliğini ilan etmişti. Elbette ki yaptığı her numaranın mantık ve bizim görmediğimiz, bilmediğimiz bir açıklaması var. Konu şu ki, Türk halkı olarak o gösteriyi izlediğimizde yeterince şaşırdık mı ? -Evet. Peki yeterince heyecanlandık mı ? -Evet. Bu tür gösterilerin amacıda bu değil mi ? -Evet bu. Aref gösterisini hatasız olarak tamamladı mı ? -Evet. Hata yaptıysa bile biz anlayabildik mi ? -Hayır. Ee daha neyi sorguluyoruz ben anlamış değilim. Ne yani o çocuk gerçekten zihin okuyacak, önceden video çekecek ve bu video gösteriyle alakalı olacak, evde ki kağıtları getirecek içinde ter duran kağıt tahmin ettikleri kağıt olacak, sandığın içinde ki yazıyı gerçekten evde yazıp gelecek ve bu çocuk kendisini Türkiye gibi bir 3. Dünya ülkesinde heder edecek. Zekamıza hayranım :) Velhasıl kelam, bazı şeylerin amacı ve aracı önemli değildir, sonu bize haz veriyorsa eğer. Ben Aref'i izlerken yeteri kadar heyecan ve merak hissediyorum. Ötesini de aramam. Sizde öyle yapın...


Devamı...
Cumartesi, Şubat 05, 2011

Gönderen Gasteci

0

Mutluluk Ütopyası

Hangimiz istemez mutlu olmayı ? Ama olmayan bir şeyi nasıl olabiliriz ki ? Hani mutluyum derler ya, yalan ! Mutluluk yoktur..! Bunu size anlatmaya çalışacağım.

***

Nazım Hikmet, "Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?" dedikten sonra, Abidin Dino'nun yaptığı meşhur bir tablo vardır. Anne, baba ve çocukların aynı yatakta, fakirlik içinde yatması. Çok şirin bir tablo evet ama mutluluk bu değildir. Eminim o aile gerçek olmuş olsa hiç mutlu olmazlardı. Abidin Dino, tablolarında hep sefalet içinden ufak şeylerle mutlu olabilen insanları resmetmiştir. Enteresandır gerçek hayatta o tablolardaki gibi kişiler hiç var olmadı. Kendinizi ele alın. Mutlu olmanız için ne olması gerekir ? Ve onun olduğunu düşünerek 1-2 yıl daha ileriyi hayal edin. Mutluluğunuz sürüyor mu ? Bence hayır. İşte şimdi başlığın açıklaması yavaş yavaş oluşuyor. İnsan oğlunun yapısında var, hep daha fazlasını istemek. Hani meşhur bir kadın fıkrası vardır. Erkek satılan bir alışveriş merkezinde her kat daha iyi özellikte erkeklerle 4. kata kadar çıkar ama bununla yetinmeyen kadınlar daha iyisini arzulayarak son kata çıkar. Burası boştur. Ve binaya giren her kadın 5. kata kadar çıkıp boş olduğu için eli boş dönmektedir. Şimdi kadınların yerine tüm insanlığı koyun ve her katta mutluluk ütopyasının gölgeleri olduğunu var sayın. 5. Kat boştur siz isteseniz de istemeseniz de. Herkes son kata çıkmak istiyor. Fakir olan zengin olunca mutlu olucağını sanar. Ama zenginlerde mutlu değildir. Daha fazlasını isterler. Aşıklar sevdikleri kişilerle birlikte olunca mutlu olucaklarını sanarlar. Ama kazın ayağı öyle değildir. İş evlenmekle bitmiyor. Mesela Cengiz Han tüm dünyayı ele geçirince mutlu olucağını düşündü. Ama 40 milyon kişinin ölümü eminim ki hiç mutlu etmemiştir. Kendi mutluluklarınızı düşünün. Hiç bir zaman yetmez size. Bu tıpkı komünizme benzer. Komünistlerin bir çoğu ütopya olduğunu kabul etmez. Son kata çıkmak ister. Ama bazıları ütopya olduğunu kabul eder ve gölgeleri olan sosyalizm, sosyal demokratlık, hatta zora düşerlerse liberalizmi bile kabul etmek zorunda kalır. Şimdi mutluluk ütopyadır diyerek sizleri karamsarlığa da itmek istemiyorum. Ancak gölgelerle yetinmelisiniz. Güneş tenini acıtıyorsa eğer, havanın kararmasını güneşin altında bekleme, gölgelerden birine sığın en azından bu seni ayakta tutar. Size tek dileğim, mutluluk ütopyasının gölgeleri çok olsun ve en büyük gölgelerde saklanırsınız inşallah.
Devamı...

Gönderen Gasteci

2

En Laubali Call Center

Cuma günü Finansbank kredi kartımın borcunu ödemek için PTT şubesine gittim. Olduğum ilçede henüz Finansbank yok o yüzden PTT'den yatırıyoruz. Ama ilk kez Card Finans kartımın borcunu ödeyeceğim diğer kartlarımın hepsinin bankası mevcut. Neyse kartı uzattım bayana, parayı uzattım, girişi yaptı, aklıma nerde geldiyse "Hemen kullanabilirim, yani işlemler online değil mi ?" dedim, kadın bana "İşlemler online değil, malesef yarın kullanabilirsiniz." dedi. Benim aklımdan geçen de karta parayı yatırıp, içinden avans çekicem, sonra bir ödemem vardı ona havale edicektim. Diğer kartlarda da yatırdığım tutarı karşılıyacak limit yok. Hemen 444 1 788 i aradım ve herhangi bir call center görevlisinin açması için gerekli talimatları yerine getirdim. Telefonu santral görevlisi açtı! Tabi devlet dairesi olduğu için kibar konuşan elemanlar ve size değişik hazlar sunduran rahat konuşmalar yoktu. Ancak bu kadarda laubali konuşulmaz. Neyse dedim ki "Kredi kartı borcumu Mersin Anamur şubesinden ödedim anca burda online işlem yokmuş. İşlemi hızlandırmam için ne yapmam gerekiyor."dedim. Muhasebe servisiyle bir görüşün benim yapabileceğim bişey yok dedi kadın. Bana bir numara verdi ve teşekkür edip kapattım. Muhasebe servisi diye verdiği numarayı kimse açmadı. Tekrar aynı kadına bağlanmak için uğraştım ve bağlandımda. Direk bana "Tatlım burada yapabileceğimiz bir şey yok. Muhasebeyle görüşmen gerek."dedi. Sanırım numaradan tanıdı, çünkü tek kelime bile konuşmamıştım. Bu cümleyi yüz yüze görüştüğünüz biri söylemiş olsa sempatik gelebilirdi. Ancak telefondan artistliği her tonlamasından belli olan kokoş ve afedersiniz götü kuru bir memurun söylemesi inanın hiç sempatik değildi. Hanımefendi isminizi alabilirmiyim dedim. Hayır isim veremem dedi. Ne demek veremezsiniz kardeşimden sonrasını hatırlamıyorum bi kadın bana bağırıyor bi ben. Neyse kapattık ve başka bir numarayı aradım. 0312 li PTT Bank numarası. Orada da bir kaç aktarmalardan sonra en son bağladıkları kişi bana "Malesef böyle bir işlem yapamıyoruz yarını beklemelisiniz." dedi ve kapattı. Şok içindeydim. Neredeyse yarım saatlik telefon görüşmeleri ardından böyle bir cevap almak, ve cebindeki son nakit paralarıda PTT' de telefona vermiş olmak, inanın devlet memurlarından soğumak için yeterli bir sebep. TTNET'te eskiden böyleydi, ama özelleştirildikten sonra bir dediğini iki etmez oldular. Özelleştirme taraftarı değilim, ancak amacı hizmet olan yeni devlet memurları alınmalı.
Devamı...